Dr. Mustafa Tamur şöyle devam etti:
“Kayıtlı hastalarımızı uyarmamız gerekiyor. Bize gelmeden önce sistemden aile hekiminizi kontrol edin, zira Bakanlık yıllardır tanıdığınız, her türlü bilginizi paylaştığınız ve aldığınız hizmetten memnun olduğunuz, bu nedenle de adresiniz değişse de, uzak kalsa da değiştirmeyi hiç düşünmediğiniz hekimden kaydınızı bir anda silip yeni bir hekime göndermiş olabilir. Hastanın hekim seçme hakkını, Bakanlık kendi eliyle kullanmaya başlamış oluyor, ayrıca ücretinin büyük bir kısmını kayıtlı hasta sayısı üzerinden alan bir hekim için de geçen ay aldığı ücretin bir sonraki ay ne olacağını bilememesi anlamına geliyor. Bir anda aldığınız ücret yarıya düşebilir, hatta hasta sayınız öyle düşürülür ki, bir anda sözleşmeniz fesih olur. Bu şekilde bir stres altında, bunun olası olduğunu bilerek, bu kadar güvencesiz bir şekilde çalışmamız, iyi hizmet vermemiz mümkün mü?”
Sağlık çalışanlarına şiddeti önleyecek etkin ve caydırıcı bir teklif beklediklerini ifade eden Dr. Tamur, şöyle devam etti:
“Bizim şikayetimiz şiddet ve tehdit uygulayan kişilerin cezalarının çok az olması, ertelenmesi, paraya çevrilmesiydi. Bizim şikayetimiz, bu kişilerin sabah karakola gidip öğlenden sonra yine gelmesi, yine şiddet uygulamasıydı. Bizim şikayetimiz bize yapılan şiddet karşısında hala bu hastayla muhatap edilmemizdi, ama gelen teklif şiddet zanlısının mutlaka savcılıkça da görülmesi dışında hiçbir faydalı içeriğe sahip değil.”
Dr. Tamur, teklifte aile hekimleri için 30 gün yıllık izin hakkının yer aldığını ancak aile hekimlerinin izin hakkını kullanırken, gönüllü ve ücretsiz çalışacak başka birini bulmak zorunda kaldığını, aksi halde ücretinin yarısının kesildiğini de belirtti.
“TEKLİF ÇÖZÜME YÖNELİK DEĞİL”
İSTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Melisa Menemencioğlu da teklifle sağlık sistemindeki sorunlara çare üretilmediğini, sorunların daha da derinleşeceğini ileri sürerek, şunları kaydetti:
“Bizler Aile Hekimleri olarak, iyi niyetle diyalog yollarını hep açık tuttuk. Halk sağlığına katkıda bulunabileceğimiz yolların önünü açabilecek yasal düzenlemelerin ne olması gerektiğini anlattık. Sağlık çalışanlarının kendi sağlıklarının korunmasının aslında en önemli halk sağlığı sorunu olduğunu göstermeye çalıştık. Bizler ölürsek, bizler endişe duyarsak, bizler sistemden uzak kalırsak, bizler sahiplenme şevkimizi heyecanımızı yitirirsek, bizler bu meslekten kaçarsak ve defansa çekilirsek ‘sizin sağlığınız bozulur' dedik, demeye devam ediyoruz. Ne var ki karşımıza çıkan bu teklifle ne bizim ne de halkın sağlığının gerçekte önemsenmediğini, hatta bu kanunla sağlık sistemindeki sorunlara çare üretilmek bir yana sorunların daha da derinleşeceğini görüyoruz.” dedi.
“TEK AMACIMIZ, TOPLUM SAĞLIĞINA FAYDA SAĞLAYACAK ÇÖZÜMLER BULUNMASIDIR”
Dr. Menemencioğlu, açıklamasında şu ifadelere de yer verdi:,
“Ülkenin sağlığı hepimiz için önemli. Bu nedenle hem kendi sağlığımızı ve hem de sizlerin sağlığını önemsediğimiz için uyarıyoruz, rica ediyoruz, durun diyoruz. Bu bilinç ile ülke sağlığının gidişatına katkı yapması imkansız olan bu kanun teklifinin geri çekilerek, bu konuda emek veren sivil toplum kuruluşları ve çalışanların sesini dinlemenizi önermek ve halkımıza önerilerimizin sebeplerini anlatmak da bizim asıl görevimiz ve borcumuzdur. Tüm iyi niyetimizle diyoruz ki; bir hekimi 65 yaşında emekli ederken, diğerlerini KHK ile sistem dışına atarak hekim sayısını arttıramazsınız, daha önce kolluğun serbest bıraktığı zanlıyı serbest bırakma işini savcıya vererek sağlıkta şiddeti önleyemezsiniz, 30 gün izin yap ama yerine birini çalıştır diyerek motivasyonumuzu güçlendiremezsiniz, Aile Hekimi patrondur personel çalıştırabilir deyip, sonra da ama izinlerinizi ben veririm şartını koşarak özelleştiremezsiniz, hekimini seçmiş kişilerin kaydını bir gecede keyfinize göre başka bir hekime atarak hastalarımızı memnun edemezsiniz, birinci basamakta şirketleşmenin önünü açarak ne aşılama oranlarımızın yükselmesini, ne de anne bebek ölüm sayılarımızın düşmesini sağlayamazsınız.”