Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada 1988 yılındaki 35 bin tonluk üretimden sonra 1993 yılında 18 bine kadar düşen muz üretiminin örtü altı üretimin yaygınlaşmasıyla 2000 yılında 64 bin tona, 2003’de 110 bin tona, 2008’de 201 bin 115 tona, 2015’de 270 bin 500 tona, 2016 yılında ise 35 bin 426 tonluk artışla 305 bin 926 tona çıktığını belirtti. Kalp, damar hastalıklarına iyi geldiği, kolesterolü düşürdüğü, kemik gelişimini desteklediği öne sürülen, B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içeren, potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot açısından da çok zengin olan muzun dünyada ve Türkiye’de sınırlı alanlarda üretiminin yapıldığını ama sağlık açısından düzenli tüketilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, açıklamasında şunları kaydetti:
“Güneydoğu Asya'nın tropikal bölgelerinde doğal olarak yetişen muzun üretimi ülkemizde örtü altı üretim dolayısıyla her yıl artarak devam etmektedir. Muz üretimi, Türkiye’nin tarımdaki potansiyelini göstermek açısından da önemlidir. İklim şartları nedeniyle Mersin ve Antalya illerinin mikro-klima özelliği gösteren bazı ilçelerinde çok sınırlı bir bölgede yetişen muzda ulaşılan üretim rakamı Türkiye için olağanüstü boyutlardadır. Mersin ilinde yoğun olarak Anamur ve Bozyazı ilçelerinde genellikle örtü altında yetiştiricilik yapılmaktadır. Antalya’da ise Gazipaşa’da yetiştiricilik genellikle açıkta, Alanya’da ise yetiştiricilik açık yanında örtü altında da gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda yetiştiricilik alanlarında Mersin’in Erdemli, Aydıncık, Silifke, Toroslar ve Yenişehir, Antalya’nın Kumluca, Manavgat ve Finike, Adana’nın Yüreğir ilçesi ile Hatay’ın Erzin, Hassa ve Arsuz ilçesine kadar genişlemeler oldu.”
“Üretimin neredeyse tamamı Mersin ve Antalya’da”
Muz üretiminin yüzde 72,2’sini Mersin, yüzde 27’sini ise Antalya illerinin yaptığını, üretimde Hatay’ın yüzde 0,82, Adana’nın ise yok denecek kadar az pay aldığına dikkat çeken Bayraktar, “2016’nın 11 ayında 192 bin 850 tonluk muz ithalatına 95,3 milyon dolar ödendiği göz önüne alınırsa yerli muz üretiminin ekonomiye yaptığı katkı daha iyi anlaşılır. Türkiye’nin 11 aylık muz ihracatı ise 9 bin tonu aşmış durumda” dedi.
“Son yıllarda daha fazla muz yiyoruz”
Türkiye’de de muz tüketiminin hızla arttığının altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:
“Son yıllarda daha fazla muz yiyoruz. Kişi başına muz tüketimi 10 yıl önce 2 kilogramken, tahminlere göre 2016 yılında 6 kilogramı aştı. Tüketim daha artacak. AB ülkeleri ile ABD’de kişi başına muz tüketimi Türkiye tüketiminden 3-4 kat daha fazla. Bundan dolayı muz üretiminde ulaşılan noktayı yeterli göremeyiz. Üretimi desteklemeli, daha da artırmalıyız. 20 kilogramlık koli için belirlenen 9,5 dolarlık referans fiyat ve yüzde 145,8’lik gümrük vergisi harfiyen korunmalıdır. Aksi takdirde üretimi artırmanın imkânı yoktur. Türk çiftçisinin aynı koşullarda muz üreticisi ve ihracatçısı ülkeler olan bir Ekvador, Panama veya Kosta Rika ile rekabet etmesi mümkün değildir. Muzla ilgili diğer tedbirlerin yanı sıra, kaçakçılığa izin verilmemelidir. Sınır ticareti denetim altına alınmalı, bu kapsamda yapılan ithalat iç piyasaya sürülmemelidir. Sulama altyapısıyla ilgili sorunlar giderilmeli, sera yapımı teşvik edilmelidir. Muz araştırma istasyonu açılmalıdır.”
“Yerli muzun raf ömrü uzatılmalı”
Yerli muzun raf ömrünün uzatılabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve uygulanması gerekliliğine vurgu yapan Bayraktar, “Sera malzeme ve ekipmanlarından demir, çimento, damlama hortumu, boya, cıvata, plastik örtü ve benzeri malzemelerde katma değer vergisi (KDV) oranı inşaat yerine tarım kaleminden alınarak düşürülmelidir. Muz üretimi 7-8 ay yerine yılın 12 ayına yayılmalı, üretim planlaması yapılmalı, markalaşmaya gidilmelidir. Muz paketleme ve sarartma tesisleri kayıt altına alınmalı ve standardizasyonu, paketlemede kullanılan ambalajların standartlara uygun hale gelmesi, izlenebilirliği sağlanmalıdır” diye konuştu.