2019 yılı Ocak ayı yurtiçi üretici enflasyonunun (Yİ_ÜFE) aylık yüzde 0,45, yıllık ise yüzde 32,93 olarak ilan edildiğini kaydeden Çandır, “Bu rakamlar, son 16 yılın ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalamanın 3’te 1’i kadar altında, yıllıkta ise ortalamanın 4 kat üzerinde olduğumuzu göstermektedir. Yani her ne kadar üretici fiyatlarında tepe noktasına göre bir düşüş eğiliminin içinde bulunsak da yıllık ortalamaya göre hala son 16 yılın açık ara zirvesinde bulunmaktayız” değerlendirmesinde bulundu. Çandır, enflasyon rakamlarının talep kaynaklı değil, maliyet kaynaklı yükseldiğini vurguladı.
“BİZLERİ TEDİRGİN ETMEKTEDİR”
Kamu kontrolü ve mevsim etkisi dışındaki kalemlerin enflasyonu olan çekirdek enflasyonda düşüş eğilimi görüldüğünü kaydeden Çandır, 2019 yılı Ocak ayı çekirdek enflasyonun aylık yüzde 0,04, yıllık ise yüzde 19,02 olarak ilan edildiğini belirtti. Çandır, “Bu rakamlar; son 16 yılın Ocak ayı ortalamasıyla karşılaştırıldığında aylıkta ortalama ile aynı, yıllıkta ise ortalamanın 2,5 kat üzerindedir. Çekirdek enflasyonda, aylık ortalama civarında bulunmak gelecek açısından iyi bir göstergeyken yıllıkta hala çok yüksek bir enflasyona sahip olmak bizleri tedirgin etmektedir” dedi. Enflasyonun döviz fiyatlarıyla ilişkisine dikkat çeken Çandır, Ocak ayında dövizdeki düşüşe rağmen enflasyonda artış yaşandığını belirtti. Çandır, şu değerlendirmede bulundu:
“2004 yılından bugüne yaşadığımız enflasyon ve döviz fiyatları hareketliliğini birlikte incelediğimizde görmekteyiz ki karakteristikleri farklı 2 ayrı dönem bulunmaktadır. Bunlardan ilki 2004-2013 dönemidir ve döviz fiyatlarıyla enflasyonlar (TÜFE, Yİ_ÜFE ve çekirdek) arasındaki bağıntı karışık durumdadır. Yani bazı yıllarda döviz fiyatlarındaki değişim ile enflasyonlardaki değişim birbirleriyle ters yönlü olmuştur. 2014-2018 döneminde ise bu karışıklık tamamen ortadan kalmış ve döviz fiyatlarındaki hareketlilik her yıl enflasyonlardan daha yüksek olmuştur. Yani döviz fiyatları, enflasyonlardan daha yüksek seyretmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise döviz fiyatlarında düşüş olmasına rağmen enflasyonlar bu düşüşün tersine artış kaydetmiştir.”
Önümüzdeki aylarda döviz fiyatlarındaki değişimin, enflasyonun seyrini göstereceğini kaydeden BAGEV Başkanı Ali Çandır, enflasyonun ciddi düşüş eğilimine girmesinin önündeki en önemli fırsatların ise ağustos, eylül ve ekim ayları olduğunu bildirdi. Çandır, “Dövizdeki artışın makul seviyede kalması ve bu aylara ilişkin yaşayacağımız enflasyonların geçen yılın aynı dönemine göre daha düşük bir düzeyde bulunması halinde 2019 yılı enflasyonunu yüzde 15’in altında gerçekleştirmek mümkün olacaktır” diye konuştu.
“GELEN TURİSTİN HARCAMASI DÜŞTÜ”
Burdur, Isparta, Antalya illerini kapsayan Batı Akdeniz enflasyonunu da değerlendiren Çandır, TÜFE’nun aylık yüzde 1,24 ve yıllık ise yüzde 21,17 olarak ilan edildiğini belirtti. Çandır, Batı Akdeniz’in 26 bölge içerisinde aylık ve yıllık enflasyonda 14. sırada yer aldığını söyleyen Çandır şöyle devam etti:
“Turizm sezonunun son derece hareketli geçmesine rağmen bölgeler sıralamasında ortalarda bir yerde bulunmamız nadir rastladığımız bir durum olmuştur. Kentimize gelen misafirlerimizin kent içi harcama düzeylerindeki düşüş bu durumun en önemli sebeplerinden biridir. Oysaki geçmiş dönemlerde misafirlerimizin kent içi harcamalarının oluşturduğu talep artışı nedeniyle hareketli geçen turizm yıllarında enflasyonumuzun ülkemiz ortalamasının üzerinde seyrettiğini bilmekteyiz. Bölgelere göre enflasyonda orta sıralarda bulunmamızın bir diğer nedeni de tarım ve gıda fiyatlarındaki konumumuz olmuştur. 12 ana harcama kaleminden oluşan enflasyon sepetinde bölgemiz sadece gıda ve haberleşme kalemlerinde ülkemiz ortalama enflasyonunun altında kalmıştır.”