Uğur Okulları Rehberlik Koordinatörü Nazik Kösegil, çocukları ilk kez okula giden aileler ve eğitmenlerin alışma sürecinde dikkatli olmasını istedi.
Çocukların, okul öncesi dönemde kendileri ile yakından ilgilenen kişilere bağlanabildiğini, ayrılma anında ise bazı sonların yaşanabildiğini aktaran Kösegil, “Bu yıl geçen yıllardan farklı olarak bayram tatilinden kaynaklı okula yeni başlayacak ana okulu ve birinci sınıf öğrencileri için oryantasyon haftası yapılamadı. Dolayısıyla öğrenciler ilk kez yaşıtlarından büyük öğrencilerle farklı bir ortamın içine girdiler. Burada aileler ve öğretmenlere büyük görevler düşüyor. Çünkü, öğrenciler aile yaşamından, güvenli ortamlarından biranda farklı bir ortama girdikleri haftalar olacak bu ilk haftalar. Öğrencilerin bir kısmı bu duruma rahat uyum sağlarken bir kısmında farklı tepkiler oluşabilecek” diye konuştu.
"Çocuktur yapar, geçer" denilmemeli
Çocuklarda özellikle, okula gitmeme isteği, okuldan korkma, öğretmenden çekinme, arkadaşları ile iletişim kuramama gibi sorunların ortaya çıkabileceğine değinen Kösegil, “Burada büyük görev velilere düşüyor. Öğrencinin aile içindeki davranış biçimi, davranış değişiklikleri ve bunları öğretmenlerle birlikte çözümlenmesi noktasında hareket etmeleri gerekecek. Öğrencinin evde, okul denildiğinde, sinirlenmeleri, ağlamaları, karın ağrısı, mide bulantısı gibi şikayetler olabilir ve bunu ciddiye almak gerekir. ‘Çocuktur yapar, geçer’ gibi değerlendirmek yerine kaynağı nedir ve nasıl çözülür noktasında hem veli hem öğretmen çözüm üretmelidir. Her öğrencide bu durum olmayabilir. Öğrencilerin okula karşı tutumları iyi incelenmeli ve herhangi bir sorun karşısında veli ve öğretmen ortak hareket etmelidir” dedi.
"Okula ısrarla gönderilmeli"
Okula gitmek istemeyen öğrencinin, okula gönderilmesine devam edilmesi gerektiğine vurgu yapan Kösegil “ Öğrenci direndiği zaman, ‘Tamam o zaman gitme’ gibi bir tavır sergilenmemelidir. Doz ayarlaması öğretmenle birlikte yapılmalıdır. Bugün öğrencinin okulla ilgili tutumu tüm eğitim hayatı boyunca karşısına çıkacak bir tutum olacaktır.Öğretmeni, çocuğa ailesi kadar yakın olarak tanıtılmalıdır. Öğrenci ile iletişim kurmak çok önemlidir. Uyum problemi sadece öğrencinin okula dair yaşadığı bir tutum değil, aile içindeki sıkıntılarında bir yansımasıdır. Sadece öğrenci ile çözülebilir durum değil ailenin de kendisini düzenlemesi gerekebilir” ifadelerine yer verdi.
"Okul değişikliğine dikkat"
Okul değişikliğinin de çocuklara bir bocalama dönemi yaşatabileceğine değinen Kösegil, “ Devam eden okul sistemi içinde ister isteme ortam değişikliği öğrenciyi etkileyebilir. Alıştığı ortamdan yeni bir ortama uyum sağlaması gerekecek. Bu noktada da öğretmenlerin öğrencilerle kurduğu iliştim çok önemli. Öğrenciye birlikte başarılı ve huzurlu olabilecek güvenini vermeliler. Aile, öğretmenin fark etmediği durumları da öğretmene bildirmelidir. Aile ve öğretmen arasındaki diyalog çok önemli” dedi.