Sit alanı içinde kalınca hayatları çekilmez hale geldi

Bölge

Milli Parklar ve sit alanı içinde kalan Manavgat Beşkonak’a bağlı Altınkaya Mahallesi sakinleri evlerine çivi bile çakamazken, tuvaletleri olmadığı için büyük sıkıntı yaşıyor. Altınkaya Mahallesi’nde yaşayan vatandaşları İmar Barışı’ndan yararlanmaya davet eden Manavgat Kaymakamı Yiğit, "3. derece sit alanlarında izinli tadilat olabilir ancak 1. derece sit alanları için yapılacak bir şey yok" dedi. Yiğit, sorunun İmar Barışıyla çözülebileceğini söyledi.

Manavgat’a 70 kilometre mesafede bulunan Beşkonak’a bağlı resmi ismi Altınkaya, tarihteki ismi Selge, yaşayanların ise Zerk olarak adlandırdığı mahallede 47 tanesi 1. derece, 70 tanesi de 3. derece olmak üzere toplam 117 ev sit alanı içinde kalıyor. Sit alanı içerisinde kalan 117 evde yaşayan yaklaşık 450 vatandaş zor şartlarda yaşamaya çalışıyor. Bazı sokaklarına yol olmaması nedeniyle araç giremeyen köyün tek geçim kaynağı olan hayvancılığın da doğaya bırakılan yabani kurtlar yüzünden bitme noktasına geldiği belirtildi. Köylüler, Milli Park'ın yaban domuzların vurulmasını yasaklaması nedeniyle köyde tarımın da yapılamaz hale geldiğini söyledi. 
Evlerde tadilat yapılamıyor 
Harabeye dönen evinde tadilat yapmak isteyen yöre halkı, yüklü miktarda para ve hapis yatma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı için korkudan çivi bile çakamıyor. Tapu sorunlarıyla boğuşan yöre halkı insanca yaşayabilmek için Milli Parklar, orman, müze ve belediyenin yardımını bekliyor. Beşkonak Zerk’te dedelerinin, babalarının yaptığı taş evlerde yaşayanlar tadilat yapamadıkları, bir çivi bile çakamadıkları gibi tuvalet bile inşa edemiyor. Bu problem sadece Zerk halkının değil, Zerk’in ortasında bulunan 10 bin kişilik tiyatroyu ve diğer tarihi yerleri görmek için gelen yerli ve yabancı turistleri de yakından ilgilendiriyor. Büyük bölümü hala ayakta olan Selge Tiyatrosu'nu görmek için özellikle yaz aylarında her gün yüzlerce turist Zerk’e geliyor. 

"Yerli ve yabancı turistlere rezil oluyoruz" 
Altınkaya sakinlerinden Süleyman Bahar, mahallelerinin 70'li yıllarda sit ve milli park alanı ilan edildiğini belirterek "Yaklaşık 180 hane köyümüz. Bu 180 hanenin tamamı da sit ve milli park kurumları yüzünden kıskaca alınmış, tuvalet yapmanın dahi yasak olduğu, çivi çakamadığımız sahipsiz bırakılmış antik bir kent. Bu konuda gerekli kurumlara defalarca dilekçe verdik, müracaatlarımızı yaptık fakat bir türlü çözüm bulunamadı. Yaşanan sorunlar yüzünden köyün gençleri burada yaşamak istemiyor. Yıkık evlerde artık yaşlılar yaşıyor. Mahallemizdeki evlerin büyük bölümünde bırakın insanın yaşamasını hayvan bağlasan durmaz. Ama elimiz kolumuz bağlı. Çivi çakmamız bile yasak. Çakmaya kalkışanlar da yargılanıp para ve hapis cezasına çarptırılıyor" dedi. 
Mahallenin sit ve Milli Park'la olan probleminin mutlaka çözülmesi gerektiğini söyleyen Bahar, "Yerli ve yabancı binlerce turist ziyaret ediyor bu köyü. Özellikle bu Selge antik kentini ziyaret ediyor ve ziyarete geldikleri vakit yerli ve yabancı turistler için tuvalet bile yok köyde. 21. yüzyıl Türkiyesindeyiz. Burası uluslararası alana hitap eden bir bölge. Milli park alanı. Selge antik kentinin bulunduğu bir alan. Bizlere gelsin, ilgilensinler. Bizim tapumuz yok, zilliyetlik hakkımız yok. Burada yaşıyoruz. Bu köyü, bu ormanı, bu tarihi koruyan bu köylü. Şimdi, dağlarda köylünün geçim kaynağı kıl keçileri var. Köylü keçilerini barındırmak için ağıl yaptığında Milli Park idarecileri geliyor 'sen bu ağılı neden yaptın?' diye ağır ceza uyguluyor. Köylü tamamen kıskaca alınmış. Yapılaşma yok, hayvan bakma yok. Tüm bunlar yoksa bu köylüyü burada neden yaşatıyorsun?" diye konuştu. 

90 yaşındaki Havva ninenin çilesi 
Eşi ölen, çocukları da başka yerlerde yaşayan 90 yaşındaki Havvana Sevinç ise tuvaleti ve banyosu olmadığını belirterek "Rezil oluyorum. Yağmur yağdığında kap alıp getiriyorum, kap koyuyorum damlalar üstüme akıyor. Yataklarım halılarım çürüdü. Büyüklerimiz bizim derdimizin çaresine baksın. İnsan durmaz bu evin içinde. Şimdi içine girsen buraya tuvalet bile demezsin. 5 çocuk besledim içinde. Allah devletimize ömür versin, sağlık versin. Milli Parkçılar bir yandan sıkıştırdı, ormancılar bir yandan sıkıştırdı. Biz ne yapalım. Odun yakmayalım mı? Bu ağacı taşı bizim babalarımız korudu. Bizim dedelerimiz ektirdi bu ağaçları. Her gün 4-5 hayvanımızı kurtlar yiyor. Şu taşı şurdan alıp şuraya koyamıyorum. Bize bir yer göstersinler. Ya bir tuvalet yeri versinler ya bir hamamlık yeri versinler. Ya da bizi sulu bir yere götürsünler bizi oturtsunlar. Bir bölük turist geliyor utanıyoruz. Ateş yakamıyorum. Odunum yok. Aldırmıyorlar getirdiğimizi de geri götürüyorlar ormancılar" dedi. 

"Ağır cezada yargılandım" 
Kaşık ve oklava yaparak geçimini sağlayan 75 yaşındaki Bayram Bahar, en büyük sıkıntılarının yıkılan evlerini tamir edememeleri ve tuvaletlerinin bulunmaması olduğunu belirterek "Bir misafirimiz gelse tuvalet ve banyomuzun olmaması nedeniyle yerin dibine giriyoruz. Ben şurada tenekede ayda bir su kaynatmak suretiyle banyomu yapabiliyorum. Bu insanlık mı? Dedemden kalma bir örgü vardı. Bir ineğim vardı üstüne gölge yapmak için plastik çektim. Bekçi zabit tuttu. Ağır cezada yargılandım. Orada plastiği söktüm dedim o sebepten beraat ettim" ifadelerini kaydetti. 

"Altınkaya’nın sorunu İmar Barışı ile çözülebilir" 
Altınkaya Mahallesi’nde yaşayan vatandaşları İmar Barışı’ndan yararlanmaya davet eden Manavgat Kaymakamı Yiğit, İmar Barışı’nın Altınkayalılar için bulunmaz fırsat olduğunu söyledi. Altınkaya Mahallesi’nde 47 tanesi 1. derece sit alanında, 70 tanesi de 3. derece sit alanında olmak üzere sit alanı içerisinde 117 ev bulunduğunu belirten Manavgat Kaymakamı Dr. Mustafa Yiğit, burada yaşayan vatandaşları vakit geçirmeden İmar Barışı için başvuruda bulunmaya çağırdı. 
İmar Barışı'nın başvurularının devam ettiğini ve başvuru için ciddi istisnalar olmadığını söyleyen Kaymakam Yiğit "Birinci derecede sit alanlarında da olsa, ormanda da olsa yapısı olan herkes başvurabiliyor. Altınkaya Mahallesi'nin bir kısmı birinci derecede sit alanında, bir kısmı üçüncü derecede sit alanında olan bir bölge. Onlar da başvuru hakkına sahip. İmar Barışı onların sorunlarına da çözüm getiriyor. En azından önemli problemleri ki bu vatandaşlarımızın çoğu yargılanıyor. Yargılanıyorlarsa başvurdukları, belgelerini adli makamlara teslim ettikleri takdirde yargılamaları düşüyor. Bu önemli bir kazanım. Çünkü köylü oraya yerleşmiş. Adliyeyle şunla bunla işi olmaz aslında ama birinci derecede sit alanında bulunmalarından dolayı yargılama aşamasından geçiyor" dedi. 

"1. derece sit alanları için yapılacak bir şey yok" 

İmar Barışı'yla bu davaların düştüğünü, 3. derece sit alanında evi bulunan vatandaşların İmar Barışı başvurusu yapmaları durumunda evlerinin tadilatını ve eksiklerinin bir bölümünü giderebileceklerini kaydeden Kaymakam Yiğit "3. derece sit alanı içinde evleri bulunan vatandaşlar tuvalet ve çatı düzenlemesi gibi eklentilerini yapabilirler. Ne var ki 1. derece sit alanı için bunları söylememiz mümkün değil. Burada çok katı kurallar var. İmar barışından faydalansa bile yeni bir eklenti yapmaları mümkün görünmüyor. Bu konuda kuruldan izin de çıkmıyor. Bu yasadan kaynaklanan kültür, tabiat varlıklarını koruma kanunundan kaynaklanan hükümler. Birinci derece sit alanlarında hiçbir şekilde yapısal faaliyete izin verilmiyor. Bu insanların tabii tuvalet gibi sorunlarını kurumlarla görüşerek kısmi çözümler getirilebilir diye düşünüyorum. Ama temelli yapısal anlamda izin vermeye ne onların yetkisi var ne de bizim yetkimiz var. Ancak yasal değişiklikle olabilir. Bu da şu aşamada görülmüyor" diye konuştu. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.