DÜNYA KENTLERİ ANTALYA'DA BULUŞTU

Bölge

G20 Zirvesinde dünya liderlerini en iyi şekilde ağırlayan Antalya, dev bir organizasyona daha ev sahipliği yapıyor.

Birleşmiş Milletler nezdinde, dünyada şiddete varan aşırılığın önlenmesi amacıyla yerel yönetimler arasında kurulan, Türkiye’yi Antalya’nın temsil ettiği Güçlü Şehirler Ağı'nın ilk zirvesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in ev sahipliğinde Antalya’da toplandı.18 ülkedeki 22 şehirden vali, belediye başkanı ve belediye başkan yardımcıları katıldığı zirve iki gün sürecek.
Yerel yönetimler arasında küresel işbirliğiyle, terörle ve teröre yol açan şiddete varan aşırılıkla mücadeleyi esas alan Güçlü Şehirler Ağı 1’inci Küresel Zirvesi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile 18 ülkedeki 22 şehirden vali, belediye başkanı ve belediye başkan yardımcılarının katılımıyla Antalya’da başladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı, Güçlü Şehirler Ağı’nın Newyork’taki tanıtım toplantısının ardından düzenlenen ilk zirve olma özelliğini taşıyor. Zirvede, şehirlerdeki terör bataklıklarının kurutulması için yerel yönetimlerin yapacağı ortak çalışmalar ve terörle mücadelede izlenecek yol haritası masaya yatırılıyor.

SURİYE’DEKİ SORUNU ÇÖZMELİYİZ
Zirvenin açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye'deki bir sorunun tüm dünyayı doğrudan etkilediğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bugün Suriye'deki terör örgütlerine katılmak için gelen yabancı terörist savaşçılar, dünyanın 120 ülkesinden geliyor, dünyanın her kıtasından geliyor. Demek ki bir yerde bir radikalleşme, bir sorun varsa, bu sorunun uzandığı alanlar sadece kendi coğrafyasıyla sınırlı değil. O nedenle bu sorunu çözmek de hepimizin sorumluluğu. Aynı şekilde bir çevre sorunu sadece o şehri ve ülkeye etkilemiyor, sadece o kıtayı da etkilemiyor. Bunun yansımalarına bakıyoruz, bir yerdeki sorun, çevre, terör olabilir, yönetilemeyen bir ülke olabilir, bunun yansımaları okyanus ötesine geçebiliyor. İşte göç akımı, mülteci sorunu... Aynı şekilde uluslararası terörizm, insan kaçakçılığı, uluslararası organize suç, sadece uyuşturucu değil, birçok anlamda söylüyorum. Bunlara bakıldığı zaman tüm dünyaya yayıldığını görüyoruz.”
Sorunu kökünden çözmek, ortaya çıkaran nedenlere odaklanmak gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Bugün Suriye'deki sorunu çözemezsek, DAEŞ ve El-Nusra gibi terör örgütlerini yenmemiz mümkün değil. Onları yensek bile yenileri ortaya çıkacaktır. Dört sene önce DAEŞ diye bir terör örgütü yoktu, El Kaide vardı” dedi.

Terör örgütlerinin birbirine bağlı olduğunu, kendi aralarında network oluşturduğunu, Afganistan'daki Taliban ve benzeri terör örgütleriyle işbirliği yapmaya başladığını anlatan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör ve bölgedeki sorun çözülmediğinde o sorunun yavaş yavaş önce Türkiye, sonra Avrupa'ya gittiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Sadece göç akımı olarak söylemiyorum bunu. Biz 3 milyon Suriyeli ve Iraklı'yı ülkemizde barındırmaktan rahatsız değiliz. Bugüne kadar tek başımıza 10 milyar dolar harcamışız. Bunu bir yük olarak görmüyoruz. Bize uluslararası, tüm dünyadan gelen rakam ise sadece 472 milyon dolar. Biz tek başımıza 10 milyar dolar harcamışız. Bu da problem değil ama bu insanlar geleceğe dönük umutlarını kaybetmeye başladıkları zaman kendilerine yeni destinasyonlar aramaya başlıyor. Bir anne, baba denizin ortasında kendisi için risk alabilir ama çocuğu için, bebekleri için risk alıyorsa bunun nedenlerini çok iyi incelememiz lazım. Bu insanları olduğu yerde mutlu edemezsek, o insanlar gelir. Bunu da hep birlikte yönetebiliriz, bu krizleri de yönetebiliriz. AB ile anlaşmalar imzalayarak bu krizi yönetmeye çalışıyoruz fakat bunun başka yansımaları da var.”

Bu yansımalardan birinin de terör olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, “Suriye'deki teröre 'Bana ne' derseniz geliyor, Türkiye'yi, Ankara'yı, İstanbul'u vuruyor. Pakistan'daki terör örgütüne 'Bana ne' derseniz, 'Lahor'u vurmuş 'Bana ne' derseniz, o terör örgütü oradan başka ülkelere dağılır” ifadelerini kullandı.
Terörde çifte standarttan uzak durmak gerektiğini, terör örgütlerinin sonra gelip Brüksel'i, Paris'i vurduğunu söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Paris'i vurduğu zaman tepki gösteriyoruz, gidiyoruz hep birlikte yürüyoruz. Türkiye'de olduğu zaman bazı açıklamalar oluyor ama Nijerya'da bir günde bin tane Nijeryalı öldüğü zaman hiç kimsenin sesi çıkmıyor” dedi. 

YEREL YÖNETİMLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Terörün her türlüsüne karşı çıkmak gerektiğini, yabancı düşmanlığı, İslamiyet, Hristiyan karşıtlığı, her türlüğü aşırıcılık ve ayrımcılığa da karşı çıkmak gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bu konuda yerel yönetimlere de büyük görevler düştüğünü ifade etti. Çavuşoğlu, şunları kaydetti: “Bu akımlara karşı güçlü duruşu bizim gibi siyasetçilerden bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü bizim gibi siyasetçiler bugün merkezdeki partiler, sağ olsun, sol olsun fark etmez, zemin kaybediyor. Kime karış zemin kaybediyor? Irkçı partilere karşı. Irkçı partiler kullandığı söylemlerle hatta uyguladığı politikalarla şiddete varan tavırlarıyla daha fazla destek buluyor. Irkçı partilerin artan desteğini gören merkez partileri, bizi birleştiren değerleri daha fazla savunmak yerine, o ırkçı partilerinin söylemlerine kaymaya başlıyor, aynı söylemleri kullanmaya başlıyor, aynı eylemlerde bulunuyor. Oysa merkezdeki partiler zemin kayması yaşadığı zaman, o partilerin kötü bir taklitçisi oluyor, yani ırkçı radikal partilerin... Bir şehirde yaşayan insanları kategorize, izole ederseniz, dışlarsanız, radikalizmin de ırkçılığın da ve şiddete varan aşırıcılığın da terörizmin de önüne geçmek mümkün değil. O nedenle 'Hepimiz farklıyız, hepimiz eşitiz' anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor.”

TERÖR GRUPLARI İSLAMİYETİ TEMSİL ETMİYOR
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İslam'ı kullanarak, İslam adına hareket ettiğini söyleyen radikal, terörist grupların İslamiyet'i temsil etmediğinin altını çizerek, “Bunlar teröristtir. İslam'ın anlamı barıştır. Barış dini İslamiyet'i kullanarak, 'Allahu ekber' diyerek insanları öldürenler ne İslamiyet'i ne de insanlığı temsil edebilir. Ama İslam dinini de yaşadıkları şehirlerde göçmenlere iyi öğretmek gerekiyor. Bunu öğretirken de geldikleri ülkenin resmi otoriteleriyle işbirliği yapmak lazım” şeklinde konuştu.

DAEŞ’İ YOK EDECEK STRATEJİMİZ BİLE DOĞRU DÜRÜST YOK

“Dünya artık küreselleşti, küresel sorunlara karşı ortak tavır sergilememiz gerekiyor” diyen Bakan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Güçlü tavırlar sergilememiz lazım. 'Benim teröristim iyi, seninki kötü' anlayışı olmaz. 'İdeolojisi bana yakın terör örgütünden zarar gelmez' anlayışı çok tehlikelidir. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışıyla 'Nasıl olsa beni hedef almıyor' diye eğer kendimizi kandırıyorsak esasen yaşadığımız şehirdeki insanları kandırıyoruz demektir. O yılan gelir, o terör örgütü gelir sizi vurur, bizi de... O nedenle terör örgütleri arasında ayrımcılık yapmamak lazım. Bir terör örgütüyle mücadele için başka terör örgütlerine esasen bel bağlamak, ona güvenmek, suya düşenin yılana sarılması gibidir. Biz bugün DAEŞ'e karşı 65 ülkeyiz, koalisyonun içinde. Fakat DAEŞ'e karşı DAEŞ'i yok edecek bir stratejimiz bile doğru dürüst yok. Bölük, pörçük bazı stratejilerimiz var. Birçoğu da işlemedi ve arazideki başka radikal gruplardan medet umar hale geldik. NATO üyesi birçok ülke, bu koalisyonun içinde 65 ülke var, dünyanın en etkin 65 ülkesinin, bir terör örgütü karşısında aciz kalmaması lazım. Umarım bundan sonraki süreçte daha etkili politikalar üretiriz.”















Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.