Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ocak Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Binasında gerçekleştirildi. 2017 yılı faaliyet raporları, gündem maddeleri ile 2018 planlamalarının görüşüldüğü meclis toplantısında konuşmasına Afrin’de vatan savunması yapan asker ve subayları ile ailelerini selamlayarak başlayan ATSO Başkanı Davut Çetin, Afrin konusundaki milli uzlaşmanın değerini bilmeli ve bunu devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Antalya’da 2017 yılının genel değerlendirmesini de yapan Davut Çetin, tarım, gıda, iş dünyası, teknoloji ve istihdam konularında çarpıcı bilgiler paylaştı.
Kadın istihdamın arttırılması gerektiği yönünde çaba harcanması gerektiğini belirten Çetin, devletin kadınların korunması, kadın girişimciliği, kadın istihdamı konusunda her gün yeni bir önlem aldığını ancak, asıl meselenin toplumun ve erkeklerin kadına bakışının çağdaş bir düzeye gelmesi olduğunu söyledi.
“Yüksek büyüme, ekonomi yönetimini frene bastırdı”
Ekonomideki verilerin birçok sektörde üretim artışını gösterdiğine işaret eden Çetin, piyasada ise birkaç ay öncesine nazaran canlılık bulunmadığını kaydetti. Ekonomideki yüksek büyümenin ekonomi yönetimine frenleme yaptırdığını belirten Çetin, “Yüksek büyüme devam edince ekonomi yönetimi son günlerde frene basmaya başlamıştır. Önce Kasım ve Aralık aylarında bütçe harcamaları daraltıldı. Dün de daha önce 150 milyar lira olacağı açıklanan KGF kredi paketi 55 milyar olarak ilan edildi. Bu 55 milyarın 50 milyarı yeni kefalet olacak, 25 milyar sanayiye, 15 milyar ihracata kullandırılacak. Anlaşılan ekonomi yönetimi temkinli gitmeye karar vermiştir. Oysa ekonomide iki farklı durum yaşanmaktadır. Bir tarafta ihracatçı sektörlerde ihracat ve büyüme devam etmektedir. Aralık ayında otomotiv ve demir-çelik ihracatı yüzde 20, kimya ve makine sektörü ihracatı yüzde artmıştır. Bu ihracat sanayi üretimini ve büyümeyi yüksek tutmaktadır. Geçen yıl büyümeyi iç piyasa destekledi, şimdi ise iç piyasa yavaşladı, büyümeyi ihracat destekliyor. Fakat bu büyüme ihracat yapmayan, iç piyasaya çalışan KOBİ’lere yetmemektedir. Ekonomi yönetimi iç piyasadaki yavaşlamaya dikkat etmelidir” dedi.
“Karşımızda e-gençlik var”
Türkiye’nin, gençlik politikasını, eğitim sistemiyle birlikte yeniden masaya yatırması gerektiğini vurgulayan Çetin, “Bugünün gençliği teknoloji gençliğidir, biz ise yetişkinler ve devlet olarak bu gençliği yönlendiremiyoruz. Karşımızda bir tür e-gençlik var, nasıl e-devlet, e-oda varsa, e-gençlik de var. Bu gençlere 20. Yüzyılın eğitimi, söylemleri ve nasihatleri yetmiyor. Özellikle eğitimde ve istihdamda olmayan gençliğe bir çare bulmamız gereklidir. Türkiye’de yüzde 24 olan bu oran yüksek eğitimlilerde daha yükseğe çıkmaktadır. Genç işsizliğine karşı kısmi zamanlı istihdam imkânlarını artırmalıyız. Türkiye’de kısmi zamanlı çalışan sayısı 3 milyondan az iken, Almanya’da 10 milyon, İngiltere’de 7.5 milyon, Fransa’da 5 milyona yakındır. Avrupa ülkelerinde kısmi zamanlı çalışma oranı yüzde 20’lerdedir. Gençlere dönük olarak kamuda, finans sektöründe, hizmet sektöründe kısmi zamanlı çalışmayı teşvik etmeliyiz” diye konuştu.
“Muratpaşa’nın 5 katı büyüklüğünde tarım alanı kaybedildi”
Antalya ekonomi verilerinin 2016 yılına oranla iyide olduğunu belirten Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2016 yılında Antalya’da vergi geliri artmamıştı, 2017’de ise yüzde 11 tahsilat artışı oldu. Karşılıksız çek oranımız yüzde 1.8’e inmiştir. Turizm’de 2013’den gerideyiz, fakat 2016’dan daha kötü olduğumuz söylenemez, çünkü yüzde 43 düşüşten yüzde 58 artışa geçtik. 2015’te ihracatımız 1 milyar dolardı, 2016’da 985 milyon dolara düştü, geçen yıl 1.2 milyar dolar oldu, diğer illerle birlikte artış daha da yüksektir. Örtü altı üretim artışıyla bugün 6 milyon 600 bin ton üretim yapıyoruz. Tarım alanlarında sebze ve meyvede artış, fakat toplamda ciddi azalma görüyoruz. 20 yılda 48 bin hektar tarım alanı kaybımız var. Dün akşam hesapladık Muratpaşa bölgemizin 5 misli kadar alanı kaybetmişiz. Bu kayıp tarla alanlarının azalmasından kaynaklanıyor, buna karşılık meyve ve sebze alanları artmış durumda. Buna da baktığımızda plastik sera alanında son 5-6 yıldır 53 bin dekar yeni sera yapılmıştır. 3.5 milyon ton sera üretimi yapıyoruz, 2016’da bitkisel üretimimizin değeri 8 milyar 217 milyon lira olmuş. Hayvansal ürünlerle birlikte 2017’de 11-12 milyarlık üretim yaptığımızı söyleyebiliriz.”
Sebze üretiminde azalma yok
Tahıl üretiminde azalma yaşanmasına karşın sebze üretiminde azalma olmadığına dikkati çeken Çetin, “Burada dikkatinizi üretim değerine, yani ilk sütuna çekmek istiyorum. 2010’da 7.7 milyar TL olan üretim değeri, 2014’te 7.4 milyara inmiş, çünkü ürün artışı fiyatları 2011’den itibaren düşürmeye başladı ve tarımda üretim artarken gelir kaybettik. 2015 daha iyi bir yıldı, 2016 fiyat artışı neredeyse sıfıra yakın oldu, çünkü Rusya ile kriz vardı. Yani 2016’da hem turizm hem tarımda kaybettik. 2017’de ise haziran ve temmuz dışındaki aylarda fiyat artışları yüksek oldu, toptancı halde ürün değeri yüzde 40 arttı” ifadelerini kullandı.
Domates ve sebze ihracatında yüzde 25 artış
2016 yılında ihracatta sıkıntı yaşandığını, 2017 yılında ise Antalya’nın yüzde 21’lik oranda ihracat artışı gösterdiğini ifade eden Çetin, “Domates ve sebze ihracatı yüzde 25 yükseldi. Sonuç olarak mali göstergeler olumlu, tarımda önceki yıllara göre bir nebze düzelme var. Bu verilere rağmen, biraz önce söylediğim gibi, birçok sektörümüzde Antalya’da işlerin yavaşladığı yönünde şikayetler artmış durumdadır. Antalya’da şikayetlerin artmasının üç nedeni vardır. Bir neden son aylarda Türkiye genelinde görülen iç piyasa yavaşlamasıdır. İkinci neden 2017’de turist sayısı artsa da turizm gelirinin ve turistik ticaretin artmamış olmasıdır. Üçüncü neden ise bizim kent merkezinde ticari yapımızın zayıf kalmasıdır” diye konuştu.
“Sosyal girişimcilik ve inavasyona yönelmeliyiz”
Çetin konuşmasının devamında, dünyanın bireysel girişimcilik ve inovasyon yerine sosyal girişimcilik ve sosyal inovasyon dönemine girdiğine dikkat çekti. Bu sebepten dolayı inovasyon ve endüstri 4.0 çalışmalarının devam etmesi gerektiğini belirten Çetin, “Antalya’nın ve bizim de bu yolda çalışmaya, yürümeye devam etmemiz gerekiyor. Bu nedenle bu yıl bir adım daha atıp Antalya 4.0 çalışmalarını başlatacağız. Avrupa Birliği’nde kent 4.0 kavramı akıllı kentler için kullanılıyor. Akıllı kentin ekonomi, ulaşım, çevre, akıllı toplum, akıllı yönetişim, akıllı yaşam şeklinde 6 ayakta 90 gösterge belirlemişler. Bizim Antalya 4.0 iş planımızda, tarım 4.0, turizm 4.0, ticaret 4.0, sanayi 4.0 ve kent 4.0 konuları yer alacaktır. Kent 4.0 ise inşaat, çevre, eğitim, yönetim ve ulaşım alt bölümlerinden oluşmaktadır. Endüstri 4.0 çağına uyum için artık insandan başlamamız gerektiğini görüyoruz. Bütün üyelerimiz bilmelidir ki, bu çalışmaları yapmadan bugün ticaretteki sorunları çözemeyiz. Küçük işletmeler dijital dünyaya girmeli, markalaşmalı, ortaklıkla büyümelidir. Aksi halde eriyip gideceğiz. Kent olarak, kurumlar olarak, sektörler, firmalar ve kendimiz olarak sürekli yenilik yapmalıyız, başka yol yoktur. Bu nedenle Antalya 4.0 programını bütün paydaşlarımızla birlikte başlatmalıyız” dedi.
“Fuara gelen 1 kişi, denize gelen 4 kişiden fazla gelir getiriyor”
Fuar turizminin Antalya olumlu yönde katkısı olduğuna da işaret eden Çetin, “Son olarak Food Product ve Hotel Ekipman fuarları yapıldı. Biz İran’dan, Azerbaycan, Ürdün ve İsrail’den alım heyetleri organizasyonları yaptık. Bu alım heyetleri Ekonomi Bakanlığımızın destekleriyle geliyor. Böyle bir dönemde hem İran’dan hem İsrail’den firmaların gelmesi kolay değil. Fuar turizminin Antalya için, özellikle kış aylarındaki önemini izah etmeme ihtiyaç yoktur. Fuara gelen bir kişi, deniz turizmine gelen kişiden 3-4 kat daha fazla gelir getirmektedir. Antalya kış aylarında ancak fuar, kongre, sağlık gibi turizm çeşitleriyle ayakta kalabilir” şeklinde konuştu.
EXPO önerisi
Son olarak EXPO alanı için daha önce bir çok öneri yapıldığını hatırlatan Çetin, ATSO olarak konunun başından bu yana içinde olduklarını ve EXPO projesine en başta ilkeli yolla çıkılması gerektiğini savundu. Çetin, “Biz en başında neden EXPO’ya aday olduğumuzu tartışmadık, sadece EXPO yapalım, Devletten para gelsin, dışardan turist gelsin diye hareket ettik. Şimdi aynı hatayı tekrarlamamalıyız, önce ilkeleri, kuralları, değerleri belirlemeliyiz. Bana göre birinci ilke olarak, internet ile Antalya halkının görüşü alınmalı, halkın katılım ve desteği sağlanmalıdır. İkinci ilke EXPO'nun çocuk ve çiçek temasının unutulmamasıdır. Esasen çocuk ve çiçek temasının ortak fikri Antalya'nın geleceğinde doğanın ve çevrenin korunmasıdır. Dolayısıyla bu alanda çevre korunması konusuna da hassasiyet gösterilmelidir. Üçüncü ilke kamu menfaatinin korunması olmalıdır, yani projenin amacı sadece parasal bir amaç, satmak, kiralamak olmamalıdır, bölge Antalya'nın geleceği için düzenlenmiştir, Antalya'ya yararı olacak, bir eksiği giderecek bir proje olmalıdır. Dördüncü ilke, EXPO bölgesinin Antalya kent merkezine alternatif değil, tamamlayıcı olmasıdır. Yani alışveriş merkezi gibi kent merkezini zayıflatacak projeler olmamalıdır. Beşinci ilke de oradaki mevcut yatırımı, örneğin kongre merkezini yaşatabilecek tamamlayıcı bir proje olmasıdır” dedi.